29 Nisan 2017 tarihinde Adıyaman merkeze bağlı Akçalı kırsalında TSK’nın operasyonunda etkisiz hale getirilen 4 teröristten birisi olan Malatya nüfusuna kayıtlı Koçero Meleti kod adlı Volkan Bora’nın cep telefonu güvenlik güçleri tarafından incelendi.
Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında incelenen cep telefonunda HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in, PKK’lı terörist Volkan Bora ile Kuzey Irak’taki bir örgüt kampında çekilen fotoğrafları görüldü.
Öldürülen terörist Volkan Bora’nın Harran Üniversitesi İletişim Fakültesi, HDP Milletvekili Semra Güzel’in ise Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni aynı dönemde okuduğu ve tanıştıkları biliniyor. Üniversiteyi bitirdikten sonra örgüte yakınlığı ile bilinen bir medya kuruluşunda muhabirlik yapan Volkan Bora’nın daha sonra örgüte katıldığı öğrenildi.
Geçtiğimiz hafta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından fezleke hazırlanan ve dokunulmazlıklarının kaldırılması için TBMM’ye gönderdiği 28 milletvekili arasında Semra Güzel de yer alıyor.
Habil TANGÖREN – Ve karşınızda 1/64’lük minik şekerler… Yani gerçek otomobillerin 64’te bir ölçeğinde küçültülmüş modelleri. Her yaştan koleksiyoncuların, araba tutkunlarının ve yarışseverlerin en sevdiği bu çeşitli markalardaki oyuncak arabalar, gerçekçi ayrıntıları ve rengârenk özgün süslemeleriyle minik araba tutkunlarının aklını başından alıyor.
Dünyaca ünlü oyuncak markası Mattel, 1968 yılında Hot Wheels markasıyla iki renkte 18 farklı modelden oluşan ilk metal oyuncak otomobilleri meraklılarıyla buluşturdu.
Rekabeti kökten çözdü!
1997 yılına kadar Matchbox firmasıyla rekabet eden Mattel firması, o yıl şirketi satın alarak bu arabaları da üretmeye başladı. Matchbox, kibrit kutusuna benzer kutularda satılan oyuncak otomobil modellerinin tüm dünyada kült olmuş markası.
Matchbox (Kibrit Kutusu) ismi, gerçekte üretici firmanın adı değil, 1953 yılında bir İngiliz firması tarafından yaratılan tescilli bir markadır. En önemli özelliği, model arabalarının detaylı ve gerçekçi olmalarına karşın fiyatlarının düşük olmasıdır. Matchbox’lar bu sayede çok büyük ilgi görmüş ve dünyanın tüm ülkelerinde yaygın olarak satılmıştır.
Markaların, özel olarak ve sınırlı sayıda ürettiği “limited edition” arabaların yeri ise, koleksiyoncular için bir başkadır. Koleksiyoncular, bu az bulunan modeller için yüksek fiyatları göze almaktadır. Koleksiyoncular arasında keyifli bir genelleme dolanır: “Bir koleksiyoncuya en güzel hediyeyi yine bir koleksiyoncu verir.” Gerçekten koleksiyoncunun dilinden bir başka koleksiyoncu daha iyi anlıyor.
Bir de minik araba koleksiyoncularının, hikâyesini unutamadığı parçalar vardır. Bu hikâyeler diğer modelseverlerle heyecanla ve keyifle paylaşılır. Bunların dışında, bir hikâyesi olmayan parçalar da çoğunluktadır. Bunlar, basitçe mağazadan satın alınmış parçalardır.
Bu haftaki hobi sayfamızda minik araba koleksiyoncularının duygularını, bu küçük şekerlere dokunurken neler hissettiklerini, minik arabaların onlar için ne ifade ettiğini, bu küçük şeylerin onlar için sadece bir oyuncak olmadığını okuyacaksınız…
‘Odanın dört duvarı doldu, tavan hariç’
Murat Cingöz/Sivas
“Model araba hobim çocukluğumda başladı. 5 kardeşli bir ailenin en küçüğü ve bir büyüğümle de aramda 8 yaş olması, hediye konusunda beni şanslı yaptı. Her gelen hediye de tahmin edeceğiniz gibi küçük arabalar olurdu. Kendi satın aldığım ilk oyuncak arabam, 1991’de Majorette üreticisine ait bir Audi olmuştu. Hemen evimizin yanındaki kırtasiyeden 16 bin liraya aldığımı çok iyi hatırlıyorum. Hatta ‘15 bin olmaz mı?’ diye pazarlık ettiğimde esnaf abimiz ‘15’i bulan 16’yı da bulur’ diyerek kibarca reddetmişti. Yıllar geçtikçe her gördüğüm arabayı bütçem dahilinde almaya, bütçem yoksa görüp daha çok sevdiğim modelleri elimdekilerle takas etmeye başladım. En sevdiğim üreticiler ve genelde aldıklarım Hotwheels, Matchbox, Majorette, MiniGt, Siku, Tomica, Greenlight ve M2 Machines.
Koleksiyonum genelde bu üreticiler üzerine kurulu. Her birinin bendeki yeri çok ayrı, birer bebek gibi görüp temizliklerini yapıyorum. Arabaları düzenlemede gruplandırma da en büyük destekçim 7 yaşındaki kızım. Benimle birlikte çok keyif alarak ve gerçekten severek yapıyor.
Yaklaşık 1 yıl önce bu hobiyi ülkemizde yaygınlaştırmak ve aynı duygulara sahip insanlarla daha hızlı iletişim kurabilmek adına kendi Youtube kanalımı ‘Murat Cingöz’ ve İnstagram hesabım olan ‘muratsmodelcars’ı açtım. İnanılmaz şekilde güzel bir geri dönüş oldu. Videolarımı izleyip beni tanıyanlar, sokakta yürürken gelip model araba koleksiyonculuğuna başlamalarına benim vesile olduğumu söylüyorlar. Bu inanılmaz mutluluk verici. Buradan da yeni başlayacaklara naçizane tavsiyem, kendilerine bir hedef belirlesinler. Mesela Alman arabaları, Japon arabaları gibi. Tabii ölçek de çok önemli. Genelde aynı ölçeği biriktirmek koleksiyon bütünlüğü açısından daha güzel sonuçlar almalarını sağlar.” 30 yıla yaklaşmış olduğum koleksiyonumda 8 binin üzerinde modelim var. Bazı 30 yılı aşkın modeller hâlâ ilk günkü temizliğinde. Yine duvarlarda toplamda 4 binden fazla araba sergiliyorum. Evde bir odayı tamamen arabalarıma ayırdım. Tüm duvarlar doldu, sadece pencere ve tavan boş kaldı.”
‘Odaya yetişkin giriyorum, çocuk çıkıyorum’
Erol Mavruk/Almanya
1991 yılında Malatya İnönü Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra ertesi yıl kaderinin peşinden Almanya’ya gitti. Araba koleksiyonuna 2004 yılında başlayan Mavruk, şu anda yaklaşık 6 bin 500 adet çeşitli ölçeklerde ve markalardan oluşan kıskandıran bir koleksiyona sahip.
Hobi odasına bir yetişkin olarak girdiğini söyleyen Mavruk, “Uzunca bir süre sonra mutlu ve yüzünde o tatlı gülümsemeyle bir çocuk olarak çıkıyorum. Yüzlerce modelden birini elime alıp dokunduğumda o minik kalpleri hayal edip onlarla musmutlu oluyorum. Hani küçük bir çocuğa yeni bir oyuncak alındığındaki yüz ifadesi, sevinci heyecanı var ya, işte bunları düşünüyorum ve inanın en az onlar kadar mutlu oluyorum” diyor.
Bu hobiye yeni başlayanlara da tavsiyeleri var Erol Mavruk’un: “Hoşunuza giden, kalbinize dokunan, çocukken severek oynadığınız modellerle başlayın. Bu dünyanın ne kadar geniş olduğunu zaman içinde göreceksiniz.”
‘Yaklaşık 10 bin arabam var’
Abdurrahman Çevlik/İstanbul
İstanbul’da emniyet mensubu olarak görev yapan Abdullah Çevlik de bu minik şekerlere tutkun. Çevlik, model araba koleksiyonculuğuna nasıl başladığını şöyle anlatıyor: “Çocukluğum halen ailemin yaşadığı Denizli’de geçti. Tabii Anadolu’da 1980-90’lı yıllarda hobi ile uğraşanların sayısı pek azdı. Benim de çoğu hobiden bırakın görmeyi, varlıklarından dahi haberim yoktu. Polis memuru olarak 2006 yılında İstanbul’a taşındığımda diecast modellerle tanıştım.
Hotwheels, Matchbox, Majorette gibi 1/64 ölçek modelleri toplamaya başladım. Şu anda, ağırlıklı 1/64 ölçek diecast modeller olmakla beraber diğer ölçeklerde de model arabalarım bulunmakta. Koleksiyonumda çeşitli model ve markalarda yaklaşık 10 bin adet minik şeker var.
Ülkemizde 1/64 araba koleksiyonu yapan arkadaşlarımız ve dünya çapında hatrı sayılır koleksiyona sahip olanlarla birlikte, umarım bu hobiyle ilgilenenlerin sayısı artar ve sonraki nesillere keyifli bir miras bırakabiliriz.”
Bakan Kurum, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde bir otelde gerçekleşen AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Meclis Üyeleri İstişare ve Değerlendirme Kampı’na katıldı. Düzenlenen programda konuşan Bakan Kurum, dünyanın son 200 yıllık hikayesine bakıldığında özellikle sanayi devriminin getirdiği çevre kirliliğinin dünyanın doğal dengesini bozduğunu belirterek, “Bizim için dünya, bütün insanlığın ortak evidir. Dünyanın kirlenmesinde ülke olarak baktığınızda tarihi hiçbir mesuliyetimiz yok. Buna rağmen ulusal ve uluslararası arenada her zaman aksiyon alıyoruz. Her zaman ülkemizi temsil ediyoruz. Sorumluluk derecesine göre herkesin elini taşın altına koyması için istişareler yürütüyoruz, bu noktada diplomasiler yürütüyoruz” diye konuştu.
İklim değişikliğine uyum için Paris İklim Anlaşması’nın küresel bir milat olduğunu aktaran Kurum, “Türkiye’nin kendine olan güveni tam. Tarihsel birikimden insan kaynağına, dinamik bürokrasiden ekonomik imkânlarımıza kadar her alanda çok güçlü bir yapıya sahibiz. Bu objektif fırsatlarla Türkiye, yeşil kalkınma devri diye tarif ettiğimiz ülkemiz ve şehirlerimiz adına fırsat gördüğümüz bu anlamda inşallah üstün bir başarı hikâyesi yazacaktır” ifadelerini kullandı.
“225 istasyonda yaklaşık 2 milyon aracın egzoz gazı emisyonunu ölçmek suretiyle hava kirliliğini takip ediyoruz”
3 milyar 157 milyon avroluk finansmanın çevre, doğa ve vatandaşlar yararına kullanılmaya başlandığını kaydeden Bakan Kurum, iklim kriziyle mücadele kapsamında çok daha hızlı, etkin ve kararlı adımlar atılması gerektiğinin altını çizdi. Sıfır Atık Projesi’ni 81 ilde yaygınlaştırmaya devam ettirildiğini belirten Bakan Kurum, “Bu çerçevede 122 bin kurum ve kuruluş sıfır atık sistemine geçiş yaptı. İstanbul’umuzda şu anda 22 bin kamu binasında sıfır atık sistemine geçtik. Şu ana dek 159 belediyemizde oluşturulan sıfır atık ve iklim değişikliği birimlerini kurdular. Sayısını bütün şehirlerimize yaymak istiyoruz. Bu noktada belediyelerin sıfır atık birimlerini eğer kurmadılarsa bir an evvel oluşturmalarını bekliyoruz. Bugün İstanbul’umuzda hava kalitesini 39 istasyondan sürekli izliyoruz. Yine 225 istasyonda da egzoz emisyon ölçüm istasyonunda yaklaşık 2 milyon aracın egzoz gazı emisyonunu ölçmek suretiyle hava kirliliğini takip ediyoruz. Yüzme suyu noktasında da 90 noktayı online izlemeye devam ediyoruz” dedi.
En büyük, en özel projelerden birinin Atatürk Havalimanı’nda yapılan olacak millet bahçesi olduğunu söyleyen Bakan Kurum, burasının tamamlandığında dünyada örnek gösterilen şehir parkları arasında ilk sıralarda yer alacağını vurguladı. Kanal İstanbul üzerinden yöneltilen eleştirilere yanıt veren Bakan Kurum, “Maalesef istemezükçü zihniyet aslında bu ülkenin AK Parti eliyle büyümesine, kalkınmasına karşı duruşlarını gizlemek için Kanal İstanbul’u bahane ediyorlar, kullanıyorlar. Bir bakıyorsunuz müteahhitlerimiz, bir bakıyorsunuz kurumlarımız, vatandaşlarımız tehdit ediliyor. Bu tehdit dilini kullananlar şunu çok iyi bilmelidir ki bizim milletimiz tehditlere kulak asmamıştır, bundan sonra da asmayacaktır. Biz her projeyi yaptığımız gibi vatandaşlarımıza verdiğimiz sözleri tutacağız” diye konuştu.
“İstanbul’da bugün 90’lı yıllara geri dönüş vardır”
İstanbul’da yeniden susuzluğun, çöp sorunlarının, birikmiş problemlerin konuşulmaya başlandığına dikkati çeken Bakan Kurum, “Bizim AK kadrolar olarak medeniyet tecrübesine ve asıl kimliğine kavuşturduğumuz İstanbul’da bugün maalesef 90’lı yıllara geri dönüş vardır. Bugün İstanbul ne yazık ki yatırımlarla değil, İstanbul’la hiçbir alakası olmayan pek çok suni gündemle, mağduriyet edebiyatıyla gündeme gelmektedir. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur” dedi.
“Trafiği bitireceklerini söylediler, metrobüs yolunda dahi yeni bir trafik türüne sebep oldular”
“Bu aziz İstanbul için mücadele ediyoruz, onlar ise yaptıklarımızı yıkıyor” diyen Bakan Kurum şunları söyledi:
“Trafiği bitireceklerini söylediler, metrobüs yolunda dahi yeni bir trafik türüne sebep oldular. Ulaşım rahatlayacaktı, bozulan, yanan otobüslerle şehri yolda bıraktılar. 2,5 yılda belediyeleri borç batağına soktular. Kısacası başta İstanbul olmak üzere bizim aziz şehirlerimizi mağdur ettiler. Vakti geldiğinde bu iş bilmezlere, algıyla süreç yönetenlere, sosyal medya kurnazlarına, mağduriyet edebiyatıyla işleri yoluna koymayanlara gereken cevabı verecektir. Evelallah bugün bu salondaki ruh bu gidişi durduracak, önce 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı’nı zirveye taşıyacak, akabinde de 2024’te Fatih’in emaneti İstanbul’u teslim alacaktır.”
Gökhan Karakaş – “Buzul Prensesi” olarak bilinen Ebru Caymaz, buzdağlarına tırmanıyor, uzun buzul yürüyüş rotalarında yürüyor ve kıtaları ayıran levhalar arasında dalışlar yaparak iklim değişikliğinin etkisini yerinde gözlemliyor. Caymaz, Curtis&Edith Munson Vakfı’nın desteğiyle Okyanus Vakfı (Ocean Foundation) ve Antarktika Bilimsel Araştırma Komitesi (Scientific Committee on Antarctic Research) tarafından hayata geçirilen çok uluslu “Kutup Bilimlerinde 100 Kadın” (100 Women in Polar Science) başlıklı projede yer verilen ilk Türk kadını oldu.
Kutup bilimlerine ve diplomasisine yaptığı katkılara vurgu yapılarak açıklanan ilk yüz kadından biri olan Dr. Caymaz, ABD kökenli Arktik Enstitüsü bünyesinde kaleme aldığı ve ABD Kongresi’ne sunulan resmi raporda “Arktik Bölgesi’nde Pandemi Zamanlarında Yönetişimi Etraflıca Düşünmek” isimli makalesiyle yer almıştı. Kutuplara yönelik çalışmalarını sürdüreceğini ve listeye daha çok Türk kadınının girmesini arzu ettiğini belirten Dr. Caymaz, “İklim değişikliğinin önlenebilir etkilerine yönelik farkındalık oluşturmak için bilim diplomasisinin öneminin farkına vararak, uluslararası bilimsel iş birlikleriyle güçlerimizi birleştirmemiz gerek” dedi.
Sırada Sibirya var
Şimdiki hedefinin Sibirya’da yerli halklar ile görüşmek olduğunu dile getiren Caymaz “Türkiye’de bilinen adıyla Eskimolar. Ancak Eskimo ismi ‘çiğ et yiyen’ demek. Bu insanlar kendilerine yerel dilde Yukagir, Nganasan, Aleut gibi farklı isimler vermiş. Hepsinin anlamı temelde ‘insan’ demek. Yerli halklarla görüşerek iklim değişikliğinin etkilerini yerinde gözlemlemek istiyorum” ifadelerini kullandı.
100 kutup kadını
Kutup Biliminde Kadınlar (Women in Polar Science – WiPS) Ağı, Antarktika ve Arktik bölgesine yönelik çalışmalar yapan kadın araştırmacıları bir araya getirmek amacıyla 2014 yılında başlatılan uluslararası bir proje. Projenin temel hedefi; kutup araştırmaları yapan kadınların küresel bilime olan katkılarını vurgularken hem bilimsel başarıları hem de mücadele hikayelerine yer vererek diğer kadınlara ilham olmalarını sağlamak.